TRAFÄ°K PSÄ°KOLOJÄ°SÄ°

TRAFÄ°K PSÄ°KOLOJÄ°SÄ°

Trafik psikolojisi; Trafik psikolojisi de insanın trafikteki davranışlarını anlamaya çalışır. Özellikle sürücülerin davranışlarını, davranışlarının altındaki zihinsel süreçleri anlamaya ve anlamlandırmaya çalışır. Zihinsel süreçler algılama, akıl yürütme, hatırlama, acı, sevgi, saygı, korku, kıskançlık, öfke, stres, isteklendirme gibi süreçlerden oluşmaktadır. Burada davranış kavramını da açıklamamız gerekmektedir. Çünkü bunlar birbiriyle bağlantılı konulardır. Davranış, dışarıdan ve içeriden gelen uyarıcılara gösterdiğimiz tepkiler bütünüdür. Uyarıcı ise bizi etkileyen her şeydir. Trafik psikolojisi, psikolojinin uygulamalı alt dallarından biridir. Sürücülerin hangi davranışlarının kazaya yol açtığını, bu davranışların altında yatan sebepleri bilimsel araştırmalarla ortaya koymaya çalışmaktadır. Trafik psikolojisi 21.yy’da sosyal hayatın ayrılmaz bir bütünü haline gelmiştir. Araç kullanımı ve trafik insanların yaşamını çeşitli yönlerden etkilemektedir. Trafikte meydana gelen kazalar, kazazedeler ve kazaya maruz kalanlar üzerinde uzun süreli kalıcı etkiler bıkabilmektedir. Fiziksel, bilişsel ve psikolojik bozukluklar kazaların bir sonucu olarak bireyin günlük işlevselliğini yerine getirmesinde aksaklıklar meydana getirebilmektedir. Günümüzde teknolojik gelişmelere rağmen trafik kazaları ölüm ve yaralanma oranları açısından maalesef en ön sıralarda bulunmaktadır.

Trafik kavramını oluşturan üç öğe olan, "araçlar", "insanlar" ve "çevre" ile ilgilenen bir alandır. Birbirini bütünleyen koşulların bir araya gelmesinden meydana gelen trafik olgusu, bu koşullardan herhangi birinde meydana gelecek değişik olgulardan ister istemez etkilenmektedir. Trafik sistemini oluşturan öğelerden herhangi birinde ortaya çıkacak küçük bir sorun tüm sisteme olumsuz etkide bulundurur. Yani sistemin aksamasına neden olmaktadır.

İnsan: Sürücüler, araç sahipleri, yolcular, yayalar, trafiği düzenleyen ve denetleyen görevli kişilerden oluşan unsurdur.

Araç: Motorlu ve motorsuz araçlar, yük ve yolcu taşıyan araçlar, bireysel ve toplu taşıma araçları araç unsurunu oluşur.

Çevre: Şehir içi ve şehirlerarası karayolları, yol üzerindeki yapı ve tesisler, trafik yapı sistemleri ve araçları, çevrenin doğal koşullarından (sis, yağmur, kar yağışı, ormanlık alanlar, göl ve bataklık çevreleri, sahiller vb.) oluşmaktadır.

Trafik kazalarının büyük bir çoÄŸunluÄŸu  %98,2 insanlardan kaynaklanmaktadır. Bu olgu somut olarak tanımlanmazsa, kazaları önlemek için yapılan çalışmalar da amacına ulaÅŸamamaktadır. Trafik ortamında, insan faktörü; sürücüleri, yayaları, denetçileri, araç içerisindeki yolcuları içine almaktadır.  Yaya ve sürücülerin trafikte yaptıkları davranışların incelenmesi, trafik kazalarının ve bunların kötü sonuçlarının engellenmesi ya da etkilerinin azaltılması, sürücülerin dikkat, algı ve risk alma gibi davranışları hakkında gereken araÅŸtırmaları yapmak trafik psikolojisinin amaçları arasındadır. Araç kullanıcılarının ulaşımda kolay araç sürebilmeleri için otoyollar, bölünmüş yollar, köprülü kavÅŸaklar, köprüyol yolları yapılmış, yollarda her türlü gereksinimi karşılayacak dinlenme tesisleri, akaryakıt istasyonları inÅŸa edilmiÅŸtir. Bunlar da malum ülkenin sosyo-ekonomik yapısını önemli bir ÅŸekilde etkilemiÅŸtir.

Psikologlar sürücü seçiminde mutlaka sürücü davranışı geliştirme ve iyileştirme alanında, ergonomi, trafik güvenliğinin tanıtımı, bilinçlendirme için yapılan kampanyalar, araçların ve alt yapının planlanması ve değerlendirilmesi, denetimcilere yapılan danışmanlık hizmeti, yasal düzenlemeler, karayolları projelerinde mühendislere yapılan danışmanlık hizmeti, üniversitelerde trafik psikolojisi eğitiminin verilmesi gerekir. Bilirkişi olarak görev almak, trafikteki davranış, tutum alanlarında kullanılan ölçüm araçlarının geliştirilmesi gibi konularda görev almaları gerekmektedir. Trafik psikolojisi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizdeki trafik güvenliği açısından gereksinimler yüzünden kuramsal ve akademik düzeydeki çalışmalardan önce uygulamalı alanda, psikoteknik değerlendirme olarak kendini göstermiştir. Sürücülerin yetenek ve becerilere ne kadar sahip olabildikleri psiko-teknik değerlendirme ve psikiyatri uzmanı kontrolü ile mümkün olabilmektedir ve her 5 yılda bir yenilenmek mecburiyetindedirler. Çok fazla trafik kazası yapan sürücülerinde diğer sürücülere nazaran yaygın aile so­runları olduğu, yetişme çağlarında suça eğilim gösterdikleri, olumsuz, olgunlaşmamış, sorumsuz ve saldırgan oldukları görülmüştür. Kişilik özelliklerinin kazaya yol açtığını, kaza riskini artırdığı gözlenmiştir. Duyguları kontrol etme yetersizliği öfke, kızgınlık, depresyon, itibar ve güç aramaya yönelik davranışlar kazalara neden olan en önemli faktörler arasında bulunmaktadır.

Trafikte araç kullanan tüm sürücülerin sahip olması gereken özellikler şunlardır;

- Kişinin trafik ve sürücülük konusunda aldığı eğitim ve bilgi seviyesi,

- Kişinin araç kullanmak için sahip olması gereken becerileri,

- KiÅŸinin kurallara uyma bilinci ve isteÄŸi,

- Kişinin araç sürme tarzı ve alışkanlıkları,

-Zaman içerisinde sürücülük davranışının gelişiminin bir sürücüde olması gereken özellikleri arasında yer almaktadır.

Stresli bir zamanda olumsuz ruhsal etkenler yüzünden kaza yapma riskinin azaltılması için, gereken her türlü çalışma mutlaka yapılmalıdır. Sürücülerin düşünce ve davranışlarının demokratik hale getirilmesi, kaza yapma olasılığını azaltır. Stresli, gergin bir sürücünün bu ruhsal durumu onun davranışlarına yansır ve kaza yapma riski artar. Ama olumlu duygulara ve düşüncelere sahip bir sürücünün, sevgi ve saygı duygularının davranışlarına hâkim olduğu bir sürücünün kaza yapma riski azalacaktır. Demokratik tutum ve düşüncelere sahip bir sürücünün insan haklarına olan saygısından dolayı kaza yapma riski oldukça düşük olacaktır.

 

 

Trafik psikologları için kazaları azaltmada sürücü davranışlarının tüm yönleri önemlidir. Kaza yapma eğiliminde kişilik özelliklerinin rolü, sürücülerin kaza yapmalarına sebep olan psikomotor faktörü, kaza yapma eğilimi bu konuda üzerinde çalışılan önemli konulardır. Ayrıca para cezasına ilişkin tutumlar, karar verme, bireysel farklılıklar, cinsiyet farklılıkları, kuralları isteyerek ihlal etme ile kuralları uygulamada hata yapma arasındaki farkın incelenmesi gibi konularda araştırmalar yapılmaktadır. 1990’lardaki son çalışma konuları arasında trafik kazalarında en önemli risk grubunu oluşturan gençlerin trafik kazalarına ve kurallarına ilişkin tutumları, yaşam stilleri, sosyal roller, sosyal değerler ve kaza yapma eğilimi, problemleri fark etme gibi bireysel nitelikleri de kapsayan konular yer almaktadır.

Klinik psikologların trafik psikolojisinde en yoÄŸun olarak ilgilendikleri konular ise alkollü araç kullanan sürücülere yönelik alkol tedavileri, kaza sonrası yaÅŸanan post travmatik stres bozukluÄŸu gibi yaÅŸam olaylarına yönelik tedaviler ve terapilerdir. Ayrıca kaza yapmayı alışkanlık haline getiren, çok sık aşırı hız yapan sürücülerin rehabilitasyonları ile de ilgilenmektedirler.  Araç sürücülerinin psiko-teknik yöntemlerle zihinsel ve psiko-motor yetenek ve becerilerinin deÄŸerlendirilmesi çok önemlidir.

Sürücü Rehabilitasyon Programları Sürücü iyileştirme programları diğer bir adıyla sürücü davranışı geliştirme programları, trafik ihlali yapmayı alışkanlık haline getirmiş bireylere bazı Avrupa ülkelerinde zorunlu olan ıslah edici programlar uygulamaya başlamışlardır. Bu programlarda sürekli olarak trafik suçlarına karışmış bireylere trafik kurallarına karşı belli bir bilinç ve farkındalık kazandırılmaya çalışılmaktadır. İlk olarak Amerika Birleşik Devletlerinde ortaya çıkan bu uygulama zaman içerisinde Avrupa ülkeleri arasında da yaygınlık kazanmıştır. Bu programların temel amacı ise kural ihlali yapan sürücülerin ihlal yapmalarına sebep olan davranışlarını ve tutumlarını belirlemek ve bunlar üzerinde bir oto kontrol sağlamaktır. Trafik ve trafik kullarına karşı sahip olunan yanlış bilgi ve inanışların önüne geçerek sürücülerin kural ihlali yapmalarını en aza indirmek hedeflenmektedir. Programların uygulanmaya konduğu ülkelerde başarı oranı ise %50 oranına kadar ulaşabilmektedir.

 Sonuç olarak, mutlaka ehliyet alımında sürücülerin psikoteknik deÄŸerlendirmeleri bir plan dâhilinde yaÅŸama geçirilmelidir. Kamu kesiminde istihdam edilecek ÅŸoför adayları mutlaka psikoteknik deÄŸerlendirme ile seçilmelidir. Belirli sınıf ehliyet alacaklar sürücü kursuna baÅŸlamadan ve kurs bitiminde psikoteknik testlere de tabi tutulmalıdır.